29 Kasım 2011 Salı

Yeni ojelerim

Yıllar yılı hiç bitmeyen bir takıntım varsa o da oje takıntım.Bunca yıl hiç ihtiyacım olmadığı halde almaktan bıkmadıysam herhalde bundan sonra da bıkmayacağım diye düşünüyorum.Seviyorum ama bu takıntımı:)

Bu oje pastel 06 numaranın  üzerine alix avien siyah çatlayan oje sürülmüş hali.İlk başta sadece yeşil oje sürme düşüncem vardı.Ama gözüm pek alışmdı üstüne siyah sürünce daha bir başka oldu sanki.Yeşil gömlek ve siyah etek giyeceğim bir gün sürmüştüm.


Diğeri de golden rose'un yeni matte serisi.Buzlu cam gibi,diğer ojelerden daha mat ama soluk değil.Değişik bir dokusu var ve çok çabuk kuruyor.Çok beğendim:)

27 Kasım 2011 Pazar

Bella'nın Gelinliği

Alacakaranlık serisinin Şafak vakti adlı filmi 18 kasımda vizyona girdi.Filmde Bella Swan karakterini canlandıran Kristen Steward’ın giydiği gelinliğe bayıldım.Nasıl zarif bir gelinliktir o.Önden son derece sade,zarif bir gelinlik.Tüm detaylar sırt kısmında.Sırtın orta kısmı beyaz tül kenarları  oval işlemeli.Benzer oval işlemeleri duvağın tokasında ve ayakkabıda da kullanmışlar.Duvakta beyaz incilerle,ayakkabı da gri taşlarla yapılmış.Gelinlik Caroline Herrera imzalı.Sadelik ve zerafetin resimleri.:




24 Kasım 2011 Perşembe

Öğretmenler Günümüz Kutlu Olsun

Çıldırasayı sevgi, eğlence,partiler,renkli kalemler,oyuncaklar, boyama kitapları, kartonlar, el işi kağıtları, doğum günleri, neşe, kahkaha, arada bir ağlamaca sızlanma, paylaşamamaca, her aklına geldiği pat diye söyleyivermece, her zaman dürüstlük, hep iyilik, pastalar, çikolatalar,stickerlar, gülen yüzler ve daha yüzlercesi...
Rengarenk çocuklar mini mini gözleriyle, koşulsuz saf sevgileriyle gözümün içine içine bakarken,nefesimi kesicek kadar çok boynuma sarılıp öperken bu mesleği sevmemek mümkün mü?Bu koşulsuz sevgiye, bu saflığa,masumiyete bir insan nasıl karşı koyabilir ki?İyiki...iyiki öğretmenim .Tüm öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun...En başta yeni nesil sizin eseriniz olacaktır diyen Başöğretmenimiz Atatürk'ün..
Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir. 
(Eflatun)

21 Kasım 2011 Pazartesi

"Can Dostum" filminden

Değeri Fazla OLan Tüm Kadınlara Gelsin...

Bir konuşma sırasında adamın biri kadının birine sormuş:
-''Nasıl bir erkek arıyorsun?''

 Kadın bir süre sessiz kaldıktan sonra adamın gözlerinin içine
bakarak sormuş: ''Gerçekten bilmek istiyor musun?''

 Adam biraz isteksiz, ''Evet'' demiş.
Ve kadın baslamış anlatmaya…

 ''Bugün ve bu yaşta bir kadın olarak,bir erkeğe onun benim için
benim kendime yapabilecegimden fazla ne yapabileceğini soracak
konumdayım.
Kendi masraflarımı karşılayabiliyorum;bir erkeğin ya da bir başka
kadının yardımına gerek duymadan evimi idare ediyorum.
Böyle olunca,''Sen masaya ne koyuyorsun?'' sorusunu sorma
konumundayım.

 Adam kadına bakmış.Paradan söz ettigini düşünüyormuş.

 Kadın hemen bu düşünceyi düzeltmiş: ''Sözünü ettiğim,para değil.
Ondan öte bir şey istiyorum.Hayatın her alanında mükemmeliyeti
arayan bir erkeğe ihtiyacım var.''

 Adam arkasına yaslanıp kollarını kavuşturarak kadından biraz
daha açıklama istemiş.Kadın başlamış anlatmaya:

 ''Kendini zihnen mükemmelleştirmeye çalışan birini istiyorum,
çünkü sohbet ve zihnen uyarılma arıyorum.Basit bir adama ihtiyacım yok.
Ruhen mükemmelleşmeye çalışan birini arıyorum,çünkü dengesiz
bir birleşmeye ihtiyacım yok.
İnananlarla inanmayanların bir araya gelmesi felakete yol açar.
Bir kadın olarak yaşadıklarımı anlayacak kadar duyarlı,
ayağımı sağlam basmamı sağlayacak kadar güçlü bir erkek arıyorum.
Saygı duyabileceğim birini arıyorum.Ona boyun eğmem için
onu saymam gerekir.Ben ona ne kadar dürüst ve açıksam,
onun da bana dürüst ve açık olması gerekir.
Kendi işini,hayatını yürütemeyen adama boyun eğemem.
Boyun eğme konusunda sorunum yok,yeter ki buna değer biri olsun.
Tanrı kadını erkeğe eş ve yardımcı olarak yaratmış.
Kendine yardım edemeyen adama ben yardım edemem.''

 Kadın aklından geçenleri böyle döküverdikten sonra adama bakmış.

 Adam yüzünde şaşkın bir ifadeyle oturakalmışmış:

 ''Çok fazla şey istiyorsun.'' demiş.
''Değerim çok fazla.'' diye yanıtlamış kadın...
Kaynağını bilmiyorum:(

19 Kasım 2011 Cumartesi

Kıpkırmızı çizmelerrrr

Geçen gün Cevahir avmde dolaşıyordum.Akşam trafiğine de kalmak istemediğimden koştur koştur mağazalara girip çıkıyorum.Tam koşturma gazına gelmiş Oysho'nun önünden geçerkeeeeeen kapının önünde duran bir çift kıpkırmızı çizme beni olduğum yere mıhladı:) Kırmızı takıntım tam bitti derken ve asla ama asla bu sarı çizmeli memed ağa botları giymem diyen bendeniz bu lastik çizmelere asık oldum :) 79 yada 89Tl idi yanlış hatırlamıyorsam.Tabiki denedim beğendim .Ama alsam mı almasam mı derken sonra bakarım deyip çıktım.Ama 2 gündür de aklımdan çıkmıyor.Yani bu demek oluyor ki pazartesi istikamet Oysho :)
Siyah,lacivert,bağcıklı yeşil seçenekleri de var sevenlere.
Bana sorarsanız "Aman beaa kırmızı olsun üc kuruş fazla olsunnn":)))

18 Kasım 2011 Cuma

Tüm Blog Yazarları Buraya!

 Facebook'ta tesadüf eseri rastladım bu gruba. "Takip ediyoruz,okuyoruz,yorum bırakıyoruz.Blogları tüm engellemelere rağmen eski günlerine döndürüyoruz" sloganıyla yola çıkmış blog sevdalıları (bloxoo.com 'un kapatılması,bir dönem yaşanan blogspot.com uzantısının erişiminin engellenmesi vb sebepler malumunuz) facebookta bir grup kurup blogları tanıtmaya başlamış.

 Henüz çok yeniler,18 günlükler... Ama ben hızla büyüyeceklerine eminim.Şahsen bilmediğim pek çok blog öğrendim şu çömez bloggerlık aylarımda.Bu da her gün yeni insanlar,yeni hikayeler,yeni yaşanmışlıklar,yeni bilgiler demek oluyor hepimiz için.

 Eğer blog camiasına dalıpta çıkamayanlardansanız kesinlikle bir uğrayın derim.Ayrıca sizler de blogunuzun adresini verip tanınmasını sağlayabilirsiniz.İleriki zamanlarda bloglardan seçilen yazıları yayınlamak gibi düşünceleri de varmış.Ben sevdim,beğendim,takipteyim:) Tık tık

17 Kasım 2011 Perşembe

Sadece "kadın" olanlar

Bugünlerde gel gitler bırakmıyor zihnimi.Bir sene öncesine gider buluyorum düşüncelerimi.Sorumluluğun olmadığına inandığı hayatı seçeni O'nu düsünüyorum.O seçti seçmesine de peki onu çağıranlar düşünmediler mi hiç bugun benim için baskasını terk eden yarın da baska baska birileri için bizi terk eder diye
?Oysa ne kadar basit bir denklem.İki iki daha dört gibi geliyor nedense bana.Nasıl bir zihniyettir şu anlamıyorum:

Çatlaklardan sızan ne olduğu belirsiz zihniyet:"Bu adamın tarihin birinde bu kızla bir birlikteliği olduysa benimle de pekala birlikte olabilir.Ask?Aman bu kıza da asıktı zaten , bana da olur nolcak.Hem ben halihazırda ilişkideki sorunlarını biliyorum.onları sunmam,sadece isteklerini veririm olur biter.Bir süre idare ederim acısına ortak bir iki gözyaşı bikaç oğlum bizde de şans mı var nidaları....Hımm.. yasasın konuşmaktansa susmayı seçen çiftler.Hazır bir çatlak var ben sızayım..."

Bilen,anlayan varsa bana da anlatsa?

Nette okudum ,beğendim,paylaşmak istedim...

Sadece "Kadın" Olanlar

“Güzel olan bir şey, her zaman iyi olmayabilir; ama iyi bir şey her zaman güzeldir” L'Enclos
Bazıları vardır…

Onlar sadece kadındır…

Evet, sadece kadın… Üstelik sadece kadın olarak kalmaktan son derece memnundurlar…

Eh sadece kadın olunca da hayattaki en büyük gayeleri erkek oluyor elbette…

“Ben istediğim her erkeği elde ederim!” … Bu cümleyi ilk duyduğumda dehşete kapılmamıştım, işin ciddiyetini bile anlamamıştım, bunun bir meziyet olduğunu sanacak yaştaydım o zamanlar… Sanmıştım da zaten. Bunu söyleyeni de pek becerikli bir kadın sanmıştım, gerçi becerilerini sonradan anlamıştım.

İstediğin erkek her daim elde edilecek biriyse sen değil herkes elde eder onu. Elde etmek fiilinden bu cümlede nefret ettim şu anda. Aşık olmak, sevmek, hoşlanmak gibi daha hissi fiilleri tercih ederim, ama onlar da bu iddialı cümleye girdiğinde anlamlarını yitirecekler zaten…

“Ben istediğim erkeği kendime aşık ederim” …

İyi halt edersin, madalyayı nerede takıyorlar o zaman?

Hep bir iddia ve sürekli kendinden vazgeçiş var aslında… Zira bu kadar iddianın ardından erkeğe oturup Neruda’dan şiirler okumayacaksın herhalde, “ilkbaharın kiraz ağaçlarıyla yaptığını yapmayacaksın” adama, eril düşüncenin kadını nasıl ezdiğinden de bahsetmeyeceksin sanırım… Tam da kendin eril düşünceye yakışır davranırken üstelik.

Oldu!

Bu bir meziyet değil, üzgünüm. Belki de sen sadece senin numaralarına kanacak erkekleri istiyorsundur… Her şey olabilir…

Bir adamın aklını başından almanın türlü yolları olabilir hatta demir yürekli olanlar için bile bir yol bulunabilir. Sonuçta herkesin bir zayıf noktası vardır. Zorlarsan kırılır.

Sonuç; kadının kendini sınır bilmeden sunmasıdır.

Budur yani elde etmek… Kendini tamamen feda etmekle eş değer… Erkek de geri zekalıydı, anlamayacak sanki bu numaraları…

Kadınları bir eşya, erkekleri de kandırılacak birer aptal gibi gören zihniyete tersim ben…

Kimse aptal değil…

Herkes aslında memelerin emzirmeye ve bacakların da yürümeye yaradığını biliyor… Karşısına “sadece kadın” olarak çıktığınız erkekler bir gün sizden vazgeçerler… Hepimiz insanız çünkü, zayıflıklarımızla bizi kandıranları en sonunda anlarız.

Kaç aşk böceğinin içinden ne hıyarlar çıktı. Anlamadık mı?

Onlar da anlarlar, Afrodit’in içinden çıkan aptalı…

“Güzel olan bir şey, her zaman iyi olmayabilir; ama iyi bir şey her zaman güzeldir” diye boşuna dememiş L’Enclos…
 
cadi.haberinyeri.net

16 Kasım 2011 Çarşamba

Yazbozumu

Dünyaya bir daha gelecek olsam kesinlikle yine aynı mevsimde doğmayı isterdim.Bir çok kişi sonbaharı hüzün,ayrılık mevsimi kabul etse de aslında doğada da olduğu gibi yenilenme,değişim mevsimi benim için.Derin derin nefesler alıp içime çektiğim, her nefese şükürlerimi sunduğum mevsim...Alıp başımı yollara çıkma mevsimim..Kendimi her fırsatta sahile atma mevsimi...Her sarı ağacı,yaprağı sevme,resmini çekme mevsimim...

Nerede okumuştum hatırlamıyorum ama uzuuuun zamandır değişmez iletim şudur ki; Tam da hayatı anlatan bir bağbozumudur sonbahar...Yarım kalmışlıkların,umutların,sevinç ve hüzünlerin karıştığı bir yazbozumu...





12 Kasım 2011 Cumartesi

11.11.11..Melekler,Amentü

Bugün 12 haneli Palindrom günü. 11 Kasım 2011 ve özellikle de saatler 11’i 11 geçeyi gösterdiğinde, bu şekilde bir durum oluyor: 11.11.11-11.11.11.Maya takvimi bitip Altın Çağ dediğimiz yeni çağa giriyoruz.İster Maya takvimi deyin,ister Allah'ın Bir'liği deyin,-(Cuma günü olduğunu da düşünerek)ister bu kadar 1 'in tesadüfü deyin,ister sayıların numerolojideki anlamları deyin-ki 11 sayısı  muhteşem olmakla kendini mahvetme arasındaki ince çizgide gidip-gelen olup büyümesi ve  enerjisi sezgisel olarak anlaşılmasına ve spiritüel doğrulara bağlı imiş- herkes için mutlu,huzurlu,algılarımızın açık olduğu, her yaşantının hayrımıza olduğunu farkındalığını hiç kaybetmediğimiz bir döneme girmeyi diliyorum.Enerji kapılarından hep ışık,sevgi aksın hayatımıza.Geçmişteki yükler ışıkla, sevgiyle,hayırla yıkanıp yerini güzel anılara bıraksınlar...
Ve melekler onlara da inanalım..İşte bu da yazılı kaynak:

Amentü billahi ve Melaiketihi ve Kütübihi ve Rüsulihi vel Yevmilahiri ve bil Kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teâlâ vel-ba’sü ba’delmevti hakkun Eşhedü en La ilahe illallah ve Eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü”

Anlamı şudur:

” Ben Allah’a Allahın Meleklerine ,Allahın kitaplarına, Allah’ın peygamberlerine, Ahiret gününe, Kadere: iyilik ve kötülüğün Allah’ın yaratması ile olduğuna inandım. öldükten sonra dirilmek hak’tır Ben şahitlik ederim ki Allahtan Başka Tanrı yoktur. Yine şahitlik ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v.) Allah’ın kulu ve Peygamberidir.”

Amentü, Türkçe'de "inandım" demektir. İman esaslarını ifade için kullanılır.

Ayet ve hadislere dayanmaktadır. Cenâb-ı Allah şöyle buyurur:
".. Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; .." (Bakara, 177)

Tüm dualarımız kabul,dilekler gercek olsun...Ve öyle de oldu..

7 Kasım 2011 Pazartesi

Meleklerle Yaşamak

Meleklerle yaşamak...Adı bile ne kadar huzur verici değil mi?Bir günde, bir çırpıda okuduğum bir kitap ve ihtiyacım oldugunda da hep yanımda olan inandığım bir kitap.Bir çok kitap okudum ve çoğunun içinde gecenleri unuttum gitti.Ama gercekten bu kitapta farklı bir şeyler var.Meleklerin varlığını yakından hissediyorsunuz.Dilekleriniz yürekten istediginizde oluyor.Tabi bunun için gercekten gülümseyerek,içten,yürekten istemek ve de sizin ve evrenin hayrına olanı istemek önemli.Hani her hayırda bir şer var demek gibi.Bazen şer gibi gördüklerimizin bizim hayrımıza olduğunu aradan biraz zaman geçince anlayabilmemiz gibi.
Kitaba göre meleklerden yardım istemenin püf noktalarını paylaşacağım:
*Yürekten yardım isteyin
*Gülümseyerek yardım isteyin
*İsteyin ve unutun
*Bir açık kapı bırakın
*Belli bir konuda yardım isteyin
*Eğer bir adım atmanız gerekiyorsa,bunu yapın!
Bİr de" meleklerle yaşamak el kitabı" var Beki hanımın.İçerisinde bir çakra açma ve melek uyumlaması cdsi var.Bir de çok yeni melek kartları çıkmış henüz kartları alamadım ama şimdilik  facebook sayfasından çekilen günün kartlarını takip etmekteyim.

Beki Hanım'ın kendi sitesinden(meleklerleyasamak.com)yazdığı minik bir yazıyı sizlerle paylaşacağım.

Melekler Dünyası'na hoşgeldiniz.

Hayatınızı meleklerin mucizelerine açmaya hazır mısınız?
Meleklerimiz her anımızda, hayatın her alanında, ilişkilerimizde,
işle ilgili konularda, hayallerimize ulaşmak, hatta hayallerimizin
ne olduğunu keşfetmek için bile bize yardım etmeye hazırlar.
Tek yapmamız gereken, onlara izin vermek.
Nasıl mı?
"İtiraf ediyorum, melekler lafını ilk duyduğumda iş kadını şapkamı takıp "Melekler mi? Yok, daha neler!" demiştim ama onlara bir şans verdim, meleklerden yardım istemeyi denedim ve meleklerle el ele hareket etmeye başladığımda neler olabileceğini gördüm. Meleklerle yaşamaya başladıktan sonra hayatım tamamen değişti. Her anım irili ufaklı mucizelerle doldu. Öyle ki, artık güzel sürprizlere şaşırmıyorum bile. Şimdi sadece gülümsüyor, meleklerin hediyelerini, onların tavsiyelerini başkaları ile paylaşmak istiyorum."

İnternet sitesinden (meleklerleyasamak.com) yazıları ve eğitim tarihlerini takip edebilirsiniz.Şahsen ben aralık ayı meleklerle iletişim eğitimine gitmeyi düşünüyorum.Ayrıca meleklerleyasamak facebook sayfasında kitabı okuyan ve hayatlarında mucizeler olan pek çok kişinin görüşleri var.Bazen yazılanları okumak bile mucizelerin varlığına sayısız teşekkür etme sebebi oluyor.Şükür duaları çoğalıyor ve kulağımda Zülfü Livaneli'nin sözleri çınlıyor.."Bir insanı sevmekle başlayacak her şey,dünyayı güzellik kurtaracak"...

6 Kasım 2011 Pazar

Keyifli Bayramlar...

Çok mutlu,huzurlu,eğer şanslıysanız geniş ailelerin uzun kahvaltı sofralarında şen şakrak toplaştığı,eskilerin yadedildiği,öpülesi ellerin olduğu,miniklere harçlıkların verildiği,tertemiz giysilerin her günden biraz daha özenerek giyildiği,bol kahkahalı,bereketli sofraların olduğu,savaşsız,kazasız,şehitsiz haberleri dinlediğimiz, nice eski bayramlar tadında bayramlar yaşamanız dileğiyle...Dilerim nerede o eski bayramlar demeyip bu günümüzde .bu anımızda keyifle bayramı yaşarsınız...

3 Kasım 2011 Perşembe

Rakı nasıl içilir?

İnternette dolaşırken rastladım:)Nazım'dan...

Rakı nasıl içilir?
1. Sarhoş olunmaz.
2. Masada konuşulan masada ...kalır. Kayıt, not tutulmaz.
3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz.
4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir, kapatılır. 5. GSM'le oynanmaz: Sofra iPhone, Blackberry tanımaz.
6. Muhabbet esnasında biçem, izlek, imgelem gibi kelimeler kullanılmaz.
7. Kadınlar ruju silip oturur: Rakı bardağında ruj izi olmaz.
8. Düzgün konuşulur, lüzumsuz şirin olunmaz.
9. Rakıda hızlı gidene karışılır, yavaş düşene karışılmaz.
10. Argo konuşulur, küfür edilmez.
11. “Hey!”, “hişt!”, “pişt!” gibi ünlemler kullanılmaz.
12. Memleketi herkes meşrebine göre kurtarır karışılmaz.
13. Yemek yenilmez.
14. Meze tırtıklanır, karın doyurulmaz.
15. Şalgam suyu, soda, ayran, çay yanına konabilir, içine konmaz.
16. Kafaya vurup “lölölö!” demek gibi zevzek şakalar yapılmaz.
17. Masada kitap, dergi, hele laptop asla bulunmaz.
18. Zeki Müren de, kıvırcık Ali de Giuseppe Verdi de dinlenir;
19. Varsa müzik duyulacak kadar açılır bağırtılmaz.
20. Hüzün de neşe de eksik olmaz.
21. Masada ağlanmaz.
22. Ağlayan çıkarsa konu değiştirilir, avutulmaz.
23. Yüksek sesle şarkı söylenmez.
24. Şarkı mırıldanırken el kol hareketleriyle desteklenmez.
25. El kol fazla hareket etmez.
26. Tartışılır, kalp kırılmaz.
27. Herkes konuşur, monolog olmaz.
28. Aynı anda konuşulmaz, söz kesilmez.
29. Masaya sigara dumanı üflenmez.
30. Bir rakı içilirken başka marka övülmez.
31. Rakı masasında sessizlik olmaz.
32. Zırt pırt tuvalete gidilmez .
33. Masada yellenilmez.
34. Masada geğirilmez.
35. Masaya müzisyen alınmaz.
36. Azıcık uçulabilir ama yalan dolan olmaz.
37. Yüksek sesle konuşulmaz.
38. Kazak pantolonun içine sokulmaz.
39. Çıplak, yarı çıplak durulmaz.
40. Şiir konuşulur, şiir okunmaz.
41. Rakı içilirken başka içki içilmez.
42. Yolluk bir teki aşmaz.
43. Yolluk alınmışsa cila çekilmez.
44. Biradan başka cila olmaz.
45. Cila birası bir küçüğü geçmez.
46. Rakı sonrası kahve, şekerli içilmez.
47. Kahve içilirken höpürdetilmez.
48. Rakı yalnız içilmez.
49. Rakı masası 4-5 kişiyi geçmez.
50. Garsona adı dışında bir şeyle seslenilmez.
51. Garsona rakı doldurtulmaz.
52. Balkon sofrasında içmeyen çalıştırılmaz.
53. Sıcaksa buz konabilir, buz erimeden içilmez.
54. Rakıdan önce su, sudan önce buz konmaz.
55. Rakı sek içilmez.
56. Rakıcı ota çöpe öpüşmez ,habire takdir etmez.
57. İçerken serçe parmak havaya kaldırılmaz.
58. Rakı hızlı içilmez.
59. Rakı fondip yapılmaz.
60. Kerahet vaktinden önce rakı içilmez.
61. Büyük konuşanla rakı içilmez.
62. Çok konuşanla rakı içilmez.
63. Sessiz duranla rakı içilmez.
64. Şakadan anlamayanla rakı içilmez.
65. Büyük yudumlarla rakı içilmez.
66. Rakı sofrasında iş dedikodusu yapılır, iş konuşulmaz.
67. Küllüğe limon kabuğu, zeytin çekirdeği konmaz.
68. Tabağa, kâseye sigara söndürülmez.
69. Zırt pırt kadeh tokuşturulmaz.
70. Konuşurken rakı masasına vurulmaz.
71. Bardak boş bekletilmez.
72. Masanın her bir köşesi meze ile doldurulmaz.
73. Ağız şapırdatılmaz.
74. Çatal kaşık dişe değdirilmez.
75. Burun karıştırılmaz.
76. İzinsiz masadan tuvalete dahi kalkılmaz.
77. Şerefe vb. yeterlidir, kadeh tokuştururken yaratıcı olunmaz.
78. Garsona balık ayıklatılmaz.
79. Garsonun sırtına vurulmaz.
80. Personele hatır sormadan meyhanede oturulmaz.
81. Sofraya erken ya da geç gelinmez.
82. Rakı buzdolabının en alt rafından yukarı çıkarılmaz.
83. İçi görünmeyen kadehte rakı içilmez.
84. Masada farklı kadehler olmaz.
85. Masada farklı markalar olmaz.
86. Yerken ağız doldurulmaz.
87. Ağızda lokma varken konuşulmaz.
88. Boğaza, yeleğe peçete takılmaz, dize peçete konmaz.
89. Konuşurken çatal bıçak sallanmaz.
90. Hiçbir durumda ve fikirde ısrar edilmez.
91. Racon kesilmez.
92. Ukalalık, kıskançlık kaldırmaz.
93. Rakı sofrası süslenmez.
94. Loş meyhanede içilmez.
95. Yan masanın muhabbeti dinlenmez.
96. Başka masaya uzun bakılmaz.
97. Masadan kopuk muhabbet edilmez.
98. Çiftler el ele tutuşmaz, oynaşmaz.
99. Sallanan masada içilir, sallanan insanla içilmez.
100. Bunlar kendiliğinden olur, kasarak yapılmaz.

Bu meret öyle bir merettir ki,
acıyla içilir,
tatlıyla içilir,
neşeyle içilir,
ağlayarak içilir,
kavunla içilir
peynirle içilir,
ikisi birlikte çok güzel içilir,
yemekle içilir,
mezeyle içilir,
suyla içilir,
susuz içilir
sodayla içilir,
şalgamla içilir.

Ama işte,
Bir tek salakla içilmez.

Nazım Hikmet Ran